2008 Küresel Sistemik Finansal Krizinde FED ve ECB’nin Para Politikaları

2007 yılının ikinci altı aylık döneminden itibaren kendini hissettiren ve 2008 yılında ABD gayrimenkul piyasasında kredi geri ödemelerinde yaşanan olumsuzluklarla patlak veren sistemik finans krizi, 2009 yılında, ABD dışında diğer ülke ekonomilerini de etkisi altına almaya başlamıştır. 2011 yılından itibaren ise Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde hissedilmeye başlanan kriz ve krize yönelik önleyici/iyileştirici politikaların etkileri hala devam etmektedir. Bu çalışma sistemik finans krizini iki merkez bankasının yürüttüğü para politikaları çerçevesinde incelemektedir. Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB), krize yönelik aldıkları politikalarla dünya ekonomi gündemini belirlemekte ve adeta yönlendirmektedir. Krizin hemen başlangıcından itibaren niceliksel gevşeme (QE) politikaları ile aylık 85 milyar dolar gibi yüksek bir miktar ile piyasadan tahvil alım programı yürüten FED’in, bu programı sonlandırmaya başladığı yıllarda ECB’nin böyle bir programı yürütüp yürütmeyeceği hala tartışılıyordu. Parasal piyasalardaki dalgalanmalar ile enflasyon korkusu ECB’nin para politikalarına yön veren temel endişeler olduğu halde, FED için bu endişelere reel piyasalardaki olumsuzluklar ve işsizlik unsurunun da eklendiği görülmektedir. Krizin her iki bölge ekonomilerini farklı şekillerde etkilemesi yanında FED ve ECB’nin krizlere karşı aldığı tedbirlerde görülen anlayış farklılığı bu çalışmanın ortaya çıkarmaya çalışacağı en önemli husustur.